2 Şubat 2009 Pazartesi

MEKTUP

MEKTUP

İstanbul’un en güzel semti bebekte güzel ve görkemli bir villada yaşayan Hamdi Bey, çok soylu bir ailenin tek oğluydu. Vaktini villasında geçirir, Bahçesinde çayını yudumlamayı severdi. Burası essiz, güzellikler arasında uzaklarda kaybolan bir villa güneşin ve sıcak havanın gelmesiyle pencereler sonuna kadar açık. Villanın kendi görünümünü almış büyük görkemli kafesler asılı villanın bahçesin de, kırmızı ve beyaz renkli güller süslemiş bu beyaz bahçeyi, en güzel yaz mevsimini yakışıyordu bu villaya . Hamdi Bey esmer, uzun boylu, ela gözlü, kültürlü bir İstanbul beyefendisiydi. Sosyal ve eğlenceye de düşkündü. Babası Harun Bey oğluna her zaman soylu olmanın ve soylu kişilerle arkadaşlık etmenin önemini vurgulardı. Hamdi Bey babasının sözünden çıkmazdı. Eğitimi bittikten sonra babasının isteğiyle genç, güzel , soylu bir ailenin kızı hülya hanım ile evlilik yaptı. Evliliğinin hemen ardından Hamdi beyin Babası Harun Bey kalp krizi geçirerek vefat etti. Hamdi Bey, eşi hülyaya saygı duyuyor fakat sevmiyordu. Bunun babasının seçimi olduğu için kabullenmişti.
Evliliklerinden iki ay sonra hülya hanım hamile kalmıştı. Bu süre zarfında Hamdi Bey hülya hanımla sürekli tartışıyor. Babasının isteği ile evlendiğini sürekli belirtiyordu karısına
Hülya hanım çok kırılıyordu , Doğum sancıları başladığında Hamdi bey arkadaşlarıyla dışarıdaydı. Evin hizmetçisi Zehra hanım hülya hanımı hastaneye yetiştirmiş ve Hamdi beye haber vermişti. Hamdi Bey içkili bir şekilde hastaneye geldiğinde karısının ölüm haberini aldı. Ama kızı yaşıyordu kızına annesinin ismini vermişti. Bir sene hülyayla evin hizmetçisi Zehra Hanım ilgilendi. Daha sonra Hamdi bey tekrar evlenmeye karar verdi. Arkadaşının aracılığı ile tanıştığı feride hanım hoş, zarif bir bayandı. Fakat Soylu bir aileden de gelmiyordu, orta halli gözü yükseklerde bir bayandı. Hamdi beyi soyluluğundan etkilenerek evlenmeyi kabul etmişti. Hamdi Bey feride hanıma aşıktı. Evliliklerinin hemen ardından kızı nazlıyı dünyaya getirdi, fakat bu kız çocuğuna hülyadan çok daha fazla bağlanmıştı. Feride hanım ve Hamdi Bey hülyayla hiç ilgilenmiyorlar, nazlıya çok vakit ayırıyorlardı. Hülyayla sadece Zehra Hanım ilgileniyordu. Nazlı büyüdükçe çok şımarık bütün istediklerini yaptıran bencil bir kişiliğe sahip olmuştu. Nazlı büyüdükçe güzelleşiyordu. Sarışın iri mavi gözleri çok dikkat çekiyordu. Hülya ise siyah güzel saçları ve büyük yeşil gözlere sahipti. İnce, narin çok güzel bir genç kızdı. Fakat nazlının tersine hülya içine kapanıktı, nazlının her isteğini yerine getiriyor. Evin işlerine de yardım ediyordu. Hülya ‘nın tek arkadaşı ve yakını onu yetiştiren Zehra hanımdı. Hülya 19 yaşında idi. O sıralarda feride hanım hastalanıp yatağa düşmüştü. Doktorlar verem teşhisi koymuştu. Fakat feride hanım çok yaşamadı, dört ay sonunda vefat etti. Kızı nazlıyı bu durum pek etkilememişti. Gezmeyi, eğlenmeyi çok seven nazlı annesinin ölümünden sonrada arkadaşlarıyla eğlenmeye devam etti. Bu sıralarda evden hiç dışarı çıkmayan bütün zamanını evde geçiren hülyanın tek eğlencesi gece yatarken okuduğu kitaplardı. Bu kitapları okurken hayal dünyasında yaşardı. Hayalin de hep onu seven birini canlandırırdı. Onu anlayacak vakit geçirecek bir arkadaşının olmasını çok istiyordu. Hemen biraz ilerdeki köşkte yaşayan birkaç kere babasıyla avlanmaya giderken gördüğü iri omuzları olan uzun boylu, yakışıklı, asil hakan beyi hayal dünyasında yaşatıyordu uzun süredir. Ama hülya kendi güzelliğinin ve çekiciliğinin farkında olmadığı için bu gencin ona hiç bakmayacağını sadece hayalinde yaşatabileceğini düşünüyordu. Birden aklına bir fikir geldi, onu görmeden arkadaş olarak duygularını paylaşmak istiyordu. Onu o kadar çok seviyordu ki ömür boyu sadece arkadaş olarak da yetinebilirdi. Büyük bir cesaretle mektup yazıp göndermeye karar verdi. O gece geç saatlere kadar mektup yazdı. Yalnızlığını paylaşacak bir arkadaşa ihtiyacı olduğunu, bu kişinin kendisi olabileceğini yazdı, mektubun cevabını da kendi villarından beş dakikalık uzaktaki parkın orda ki ağacın yanındaki büyük taşın altına bırakmasını istemişti. Ve sabahın ilk ışıklarında mektubu hakan beyin kapısının altından itti ve heyecanla eve geri döndü. Odasına girdi ve içi içine sığmıyordu. Kafasından bir soru geçiyordu, acaba mektubuna cevap verecek miydi? O gün bütün gün heyecandan yerinde duramadı. Ertesi gün mutfak bahçesinden koşarak ağacın altındaki taşın altını kaldırdığında bir mektup gördü, gözlerine inanamadı, hemen mektubu alıp koşup gitti. Eve gittiğinde hemen mektubu açtı. Yazdıklarından çok etkilendiğini fakat nasıl güvenebileceği yazıyordu. Çünkü hakan bey hemen, hemen bütün genç kızların beğendiği biriydi. Bu bir kandırmaca olabilirdi, tanıdığı bir kadından da olabilirdi. Bundan dolayı hakan bey şüphelerinden bahsediyordu. Fakat bir ay boyunca mektuplaşmaya devam ettiler,bu mektuplaşma hakan beyin hoşuna gitmeye başlamıştı.hatta hülyadan hergün mektup gelecek mi diye düşünüyordu.hülyayı artık görmek istiyordu. fakat bir gün hakan bey artık ona gerçekten nasıl güvenebileceğini ve mektuplaşmaya devam edemeyeceğini söyledi. Aslında hakan bey inanıyordu hülyaya, Hatta çevresindeki havalı kızlara benzemediğini de biliyordu. fakat kim olduğunu öğrenebilmesi için, bunu yapmak zorundaydı. Hülya mektupta yazanları okuduğunda hakan beyi nasıl inandırabileceğini düşünüyordu. Hülya bir mektup daha yazdı, karşı villada oturduğunu söyledi. Fakat kimliğini açıklamadı. En azından karşılığı gelmese de duygularını açıklamıştı. Hiç vakit kaybetmeden mektubu götürüp bıraktı. Eve gittiğinde babasının nazlıyla konuştuğunu gördü. Babası, nazlıya artık 19 yaşına geldiğini ona bir doğum günü partisi yapacağını ve evlilik yaşına geldiğini söyledi. Ve partide kızının kendine göre zengin soylu biriyle evlenmesini istiyordu. Nazlıda çok mutlu görünüyor, babasını onaylıyordu. Hülyaya dönüp bir sürü hazırlık yapması gerektiğini söyledi. Akşam nazlı hülyayı odasına çağırdı, saçlarını taramasını istedi. Hülya nazlının saçlarını tararken mektubu düşünüyordu. Nazlı partide ne kadar güzel olacağından bahsediyordu, fakat hülya onu dinlemiyordu, ama nazlı da bunun farkında değildi. Sabah erkenden ağacın oraya koştu. Bir mektup vardı, mektubu açıp okumaya başladı. Hakan bey artık ona güvendiğini ve onunda her gün ona yazmasını istediğini belirtmişti mektubun da, o aralar niye sadece nazlı için parti yapıldığını, niye kimsenin onunla ilgilenmediğini neden çevresindeki insanların sadece nazlıyı biliyorlar diye düşünüyordu, fakat yinede mutluydu. Nazlının 20 gün içinde partisi vardı. Bu yirmi gün içinde sürekli mektuplaştılar, nazlının partisinin günü gelmişti. Hülya çok mutluydu çünkü hakan beyden aldığı son mektupta ona aşık olduğunu yazmıştı. Hülya, Nazlıyı hazırlarken ayakları yerden kesiliyordu. Nazlıysa bu duruma bir anlam veremiyordu, acaba partiye kendisinin de mi katılacağını sanıyordu diye düşündü. Bunun üzerine nazlı partide sen olmayacaksın, bu benim partim bütün erkeklerin gözü bende olmalı dedi. Hülya hiç oralı olmadı, tamam haklısın dedi. Nazlıyı hazırladıktan sonra odasına geçti, aşağıda parti başlamıştı. Hülyada odasında yalnız başına mektup elinde uyuya kalmıştı. Sabah nazlı babasıyla konuşuyordu. Hakan beyi kendine beğendirmen çok güzel bütün kızlar seni kıskanacak demişti. Hülya bunu duyunca hangi hakan bey diye sordu. Babası da karşı köşkteki hakan bey nazlıyı çok beğendi, hiç peşinden ayrılmadı dedi. Bugünde akşam yemeğine gelecek dedi. Hemen odasına koşup ağladı ve uyuya kalmıştı. Bir sesle uyandı hizmetçi hülyayı çağırıyordu. Hülya aşağı indi babası kızım, bu akşam hülya için çok önemli sen bu akşam yemeğe inme , daha sonra tanışırsın dedi. Hülya bu duruma üzülmemişti zaten yemeğe inemezdi, Tamam baba dedi ve odasına çekildi. Fakat hakan beyi hiç yakından görmemişti. Hakan Bey gelmeden hülya merdivenin altına saklandı. Hakan beyi yakından görmek istiyordu. Saklandığı yerden hakan beyi çok rahat görebiliyordu. hemen zil çaldı kapıyı hizmetçi açtı o kadar yakışıklıydı ki hakan bey beyaz gömlek ve siyah takım elbisesiyle çok şık görünüyordu. Hülya çok heyecanlanmıştı. Hakan bey misafir salonuna geçmişti ki ,Hülya hemen odasına geçti. İnanamıyordu aşık olduğu kişi kardeşiyle sözlenecekti, kardeşinin mutluluğu da hülya için önemliydi. Hakan beyle nazlının sözlendiği akşam hülya yine ortalarda yoktu, hasta olduğunu söyleyip odasında uzanıyordu. Hakan beyle hiç karşılaşamıyordu. Babası da hiç önemsemiyordu bu durumu zaten. Nazlı sürekli hakan beyin soyluluğundan, parasından bahsediyordu. Hakan beyle evlendiğinde çok soylu bir hanım olacağından bahsediyordu. Nazlı, hakan beyi sevmiyor sadece zenginliğini ve ününü seviyordu, Babası hülyayı çağırdı. Artık kardeşin sözlendi, Nazlının eşi olacak tanışmalısın dedi. Hülya ister istemez kabul etti. Çünkü babası çok haklıydı akşam için hülya nazlıdan eski kıyafetlerinden birini istedi çünkü babası güzel giyinmesini istemişti. Hülya giyindi, süslendi ve aşağı indi. Hakan beyle tanıştı, Hakan bey sizin bir kızınız daha olduğunu bilmiyordum dedi. Yemekte hülyadan gözlerini ayıramadı.babası hülya pek dışarı cıkmaz gezmek ve eğlenmekten hoşlanmaz dedi.Kafasından bir sürü soru geçiyordu hülyayla ilgili ama kesinlikle hülyanın mektuplaştığı kız olduğunu anlamıştı artık çünkü mektubunda hülya gezmeyi eğlenmeyi sevmediğini kendini yalnız hissettiği için Onu seçtiğini hatırladı. Hülya çok çekingendi , sesi titriyordu konuşurken ve şımarık bir kız değildi her halinden belliydi bu kardeşi gibi değildi farklıydı.Yemek bitiminde hakan bey bana bahçenizi gezdirmeyecek misiniz? diye sordu. Nazlı siz hülyayla çıkın ben üstüme bir şeyler alıp geleyim dedi. Hakan bey ve hülya bahçeye çıktıklarında hakan bey, hülyaya dönüp çenesini tutarak o sendin değil mi ? benim mektuplaştığım aşık olduğum kız dedi. Hülya artık bunun bir önemi yok siz kardeşimin sözlüsüsünüz dedi. Hakan bey sen sandığım için sözlendim ama bana o mektupları yazanın nazlı olmadığını anlamıştım. Çünkü o çok şımarık süslenmekten ve lüksten başka bir şey bilmiyor dedi. O mektupları yazanın ilk başlarda nazlı olduğunu düşündüm, Çünkü artık bana hiç mektup gelmiyordu. Evinize geldiğimdeyse babanız olduğundan onu hiç tanıyamadığımı düşündüm. Bu yüzden yakın davrandım ama seni görür görmez o mektupları senin yazdığını anladım hayallerimdeki kız sendin çünkü, aşık olduğum kızda sensin dedi. Fakat nazlı bunu kardeşime yapamam dedi. Neden kardeşin beni sevmiyor, bende onu sevmiyorum. Baban sözlenmemi istedi karşı villada oturduğunu söyleyince nazlı sandım mektuplaştığım kızı ,bende nazlıyı tanımak istedim .Nazlının tanıdığım havalı kadınlardan farkı yok, aramızda hiçbir şey olmadı. Ev dışında görüşmedik biliyorsun dedi. Hülyayı ikna etti.Ertesi sabah hülya valizini topladı ve hakan beyle mektuplaştıkları ağacın altında buluşup evlendiler, ve çok mutlu oldular……

19 Ocak 2009 Pazartesi

CHAMPAGNE


30 OCAK MORİ&CHAMPAGNE BESS PARTY arkadaşlarr bütünn üniversite öğrencilerii herkess davetlii cok kaliteli bir mekan boğazdaa

14 Ocak 2009 Çarşamba

SAPIK İNGİLİZ DEDE!

İngiltere'de öz ve üvey kızlarıyla kız torununa tecavüz eden İngiliz 11 yıla mahkum olduİngiltere'de son birkaç ayda görülen ikinci benzer davada adı açıklanmayan sanık, çocuklarla ahlaksız ilişkiyle ilgili 11, uygunsuz davranışla ilgili 15 ithamdan ve 2 tecavüz ile bir tecavüz girişiminden suçlu bulundu.Manchester'daki ceza mahkemesi, suçlunun ömür boyu çocuklarla çalışmasını da yasakladı.İngiltere'de geçen kasımda da bir İngiliz, 25 yıl boyunca iki kızana tecavüz etmekten ömür boyu hapse mahkum olmuştu.

8 Ocak 2009 Perşembe

6 Ocak 2009 Salı

ona göre(:


Yapılan bir takım araştırmalara göre, kadınların %62'si zayıf ama güçlü, espirili, kibar ve romantik erkeklerden hoşlanıyormuş.Geriye kalan %38'lik kısım ise kaslı, espirili, yakışıklı, giyimi güzel olan hafif maço tiplerden hoşlanıyormuş.Bu kısımı da genelde zengin kısımlar oluşturuyormuş.Ona göre yani baylar